Hava puslu, kapalı, gökyüzü gri,bulutlar yok, yağış yok...Öyle garip bir hal...Hiç sevmem,içim kararır,darlanırım...Sonra hiç sevmeyişime tövbe ederim...
Kışın gelişiyle ilgili yıllardır bende aynı tatava...Belki yıllardır süregelen bu halet-i ruhiye ağustos doğumlu olmamdan mütevellit...İçimden geldi ve kullandım işte bu kelimeleri nokta
İşte kış yani, geliyor; pek de iyi değilim. Hele buraya bir kar tanesi düşmeye başlasın, toprağın aylar süren gizlenişi başlayacak. Güneşin var gücüyle yumuşatmaya çalıştığı karlar geceyi geçirdikten sonra buz kütleleri olarak güne başlayacak. Her yer alabildiğine beyaz olacak, yaşam zor olacak; ama beyazlıkların üstüne çıkan güneşle aydınlıktan gözler etrafa bakamayacak. Aydınlıktan gözleri açamamak çok güzel, çok ışıltılı, umuda davet eden bir şey...
Ne kadar zaman oldu dinlemeyeli bilmiyorum...Bugün Farid Farjad dinliyorum. Hep bu havadan sebep! güzel oldu ama, özlemişim dinginliği...
Karaçam tohumlu bir kalemim vardı. Arkasındaki tohumu küçük bir saksıda toprak altında bekliyor şimdi. Ben de onun müjdesini bekliyorum. Pencerenin önüne koydum güneş alsın diye, işte güneşe gitme deyişime geçerli bir sebep...Ne zaman görürüm acaba filizlenişini, geç mi çıkar, bilen var mı ki?
Daldan dala atlama yazısı yazmak çok hoş:)
Beynim aynen böyle işliyor çünkü.. Tohumum ne zaman filizlenir acaba, dur bulaşık makinesini boşaltıp geleyim,Poyraz'ın oyuncaklarını azaltmalıyım,dur annemlerle bir konuşayım. Odaklanma sıfır sanırım bu sıralar. Mesela tohumunu saksıya bıraktığım kalemimle bir öykü yazayım istiyorum..Hiç denemedim..Sadece oğluma hediye etme maksadıyla..Tohumlu kalem ya bereketlidir anlamı yüklüyorum, tabi ona da odaklanamıyorum...
'Kişisel Ataleti Yenmek' isimli bir kitaba başladım, ataletimi yenip kitabı okuyamıyorum...Daha önce duymadığım bir terim öğrendim onunla ilgili de bir yazı yazıp sizinle paylaşmak istiyorum...
İşte böyle...
bir havalar bir havalar...
Dışarıda bir havalar, bende bir havalar...
Bu arada da aklıma geldi baktım 'mütevellit' kelimesi TDK'nin Genel Türkçe Sözlüğünde mevcut.
Yine aklıma geldi, ben 'sözcük' yerine 'kelime' kelimesini kullanırım. 'söz' ün sonuna neden '-cük' küçültme eki getirilmiş anlam veremem.
Bir de şunu söyleyeyim...Alfabemizde 'Ka' sesi yoktur ; o aslında 'Ke'dir.
İşte bu yüzden "TDK'nın" yazarsak yazım yanlışı yaparız.
Yanlış yaparız yani 'yalnış' yapmayız.
Hem de herkes yapar 'herkez' değil!
Bitsin artık, güneş çıksaydı iyiydi ya :)
Sevgiyle...